41.84
  
48.67
  
114309.00
  
97.47

MURAT'IM-20.BÖLÜM

MURAT'IM-20.BÖLÜM

20.BÖLÜM

Hayat bir imtihan dünyasıydı. Ve imtihan herkes içindi. Son nefesine kadar herkes kendi gücüne göre imtihan oluyordu. Bu, zamanın Müslümanları için daha çetindi. Allah’ın dinini yaşamaları ve onu anlatmaları yasaktı. Allah’ın istediği İslam’ı yaşamaktan çok, Devletin istediği bir şekilde dinlerini yaşamaya izin vardı. Bu, bir Müslüman için kabul edilebilecek bir şey değildi. Bu yüzden her türlü tehlikeyi göze alarak dinlerini yaşayıp, Allah azze ve cellenin istediği bir şekilde yaşayıp, onu anlatmaktan geri durmuyorlardı. Bu durumda devletin güvenlik güçleri de durmuyor, bu şekilde yaşayan Müslümanları “Terörist” ilan edip, yakaladığı Müslümanlara ağır işkencelerin ardından, ağır cezalar veriyordu.

Tüm bunlara rağmen, Allah’ın rızasını her şeyin önünde kabul eden Müslümanlar, başlarına gelecek olanlara aldırmadan Rablerinin kendilerinden istediğini yapmaya gayret ediyorlardı. Bu, onların ve ailelerinin başına büyük sıkıntılar açsa da, bundan vazgeçmiyorlardı.

Kenan’ın annesi sabahın erken saatinde Murat’ın evine gelip:

–“Dün gece polisler evimizi bastı. Kenan’ı alıp götürdüler. Bize de sizi sordular. Aradıkları sizlersiniz. Kendinizi kurtarın.” dedi.

Murat, Kenan’ın annesine teşekkür edip onu uğurladıktan sonra hiç vakit kaybetmeden Ali’nin evine gitti. Sabahın erken saatinde evine gelen Murat’ı görünce yine bir şeyler olduğunu sezinlemişti Ali. Murat’ı içeri alıp neler olduğunu sordu. Murat:

–“Bu sabah Kenan’ın annesi geldi. Dün gece evlerinin basıldığını ve Kenan’ın gözaltına alındığını söyledi. Polisin asıl aradığı bizlermişiz. Aileye bizi sormuşlar.” dedi.

Ali hiç şaşırmamıştı. Uzun süredir polisle kovalamaca oynuyorlardı. Polisin kendilerinden vazgeçmeyeceğini çok iyi biliyorlardı. Buna rağmen hizmetlerine ara vermeden çalışmalarını sürdürüyorlardı. Bu yeni durum karşısında ne yapacaklarını konuştular. Yapacakları şey belliydi. Hiç vakit kaybetmeden güvendikleri yerlere gitmeleri gerekiyordu. Torbalı’da kalmaları artık mümkün görünmüyordu. Burada olduklarını öğrenmişlerse, onları bulmak için her şeyi yapardı polis. Bu durumda pek fazla seçenekleri kalmamıştı. İzmir’de kalabilecekleri birkaç ev vardı aslında, bunu bir ara düşündüler ama ev sahiplerinin Hizbullah mensubiyetinden defalarca gözaltına alındıklarını bildiklerinden, bu alternatiften vazgeçtiler.

Tek seçenekleri kalmıştı yine, bir zamanlar gittikleri İstanbul’a dönmekten başka çıkar yol göremediler. İstanbul’a gitme üzerinde çok düşündüler. Başka şanslarının olmadığına kesin olarak inandıktan sonra, hiç vakit kaybetmeden, aileleriyle birlikte evden dikkatli bir şekilde ayrıldılar. İzmir otogarına geldiklerinde kendilerinin takip edilmediklerinden emin olmuşlardı. En erken saatte İstanbul’a giden firmadan biletlerini alıp yola çıktılar.

İstanbul’a vardıklarında, Murat kendi akrabalarından güvendiği ve daha öncede evlerinde kaldığı teyzesinin evine gitti. Ali de kendi ailesiyle birlikte akrabalarına gitmişti. Yerleştikten iki gün sonra buluşmak için sözleştiler. İki gün sonra buluştuklarında, bundan böyle ne yapacaklarını konuştular. İstanbul’a yerleşmenin iyi fikir olacağını söyleyen Murat, Ali’nin:

–“Bu konuda Cemaatin onayı olmadan ne yaparsak zarar ederiz. Bir an önce Cemaate ulaşmalı, başımıza gelenlerden onları haberdar etmeliyiz. Aksi takdirde bizim yakalandığımızı bilmedikleri için evimize gelecek olanların her an yakalanmaları an meselesidir.” dedi.

Murat, Ali’nin dediklerinin doğru olduğunu biliyordu. Ama asıl sorunları Cemaate nasıl haber ulaştıracaklarıydı. Bu hiç de kolay değildi. İstanbul’da tanıdıkları birkaç Cemaat mensubu vardı. Ama onların durumlarını bilmediklerinden dolayı, onları ziyaret etmekten endişe duyuyorlardı. Bu konuda acele etmeden, kendi durumlarını bir şekilde Cemaate ulaştırmanın başka yolunu aramaya karar verdiler.

Birlikte, tanıdıkları bazı Cemaat mensuplarını ziyaret edip onlardan sordukları bazı arkadaşlarının ev veya iş adreslerini öğrenmek istediler. Ama hiç bilmedikleri yeni şeyler öğrendiler. Sordukları arkadaşlarının kısa bir süre önce yakalandığını öğrenince, ikisi de şok olmuşlardı.

Hiç vakit kaybetmeden oradan uzaklaştılar. Polisin takibine takılmamak için epey bir yol kat edip, takip edilmediklerinden emin olduktan sonra, rahat bir nefes alıp bundan böyle daha dikkatli olmak için birbirlerini uyardılar. Kimlerin yakalanıp kimlerin yakalanmadığından haberlerinin olmayışı, onların bilmeyerek takibe takılmalarına veya yakalanmalarına sebep olabilirdi.

Bugün yeterince şey yaşadıklarından, yarın tekrar buluşmak için ayrıldılar. Her ikisi de geceyi, bundan sonra ne yapacaklarını düşünerek geçirdiler. İçinde bulundukları durumdan çıkmak için hiçbir alternatifleri kalmamıştı. Buluştuklarında neler düşündüklerini birbirlerine anlattılar. Her ne kadar İzmir’deki evlerine gelecek olanların yakalanma riski olsa da, bir müddet daha İstanbul’da kalıp gelişmeleri yakından takip etmeye karar verdiler. Bir haftaya kadar İzmir’deki evlerinin durumundan da haberdar olabileceklerini umuyorlardı. Bundan başka seçeneklerinin olmadığının farkındaydılar.

Belirli günlerde bir araya gelip, bir yandan Cemaatin onay vermesi halinde İstanbul’a yerleşmeyi düşünürken, bir yandan da tanıdıklarından kimlerin yakalandığını öğrenmek için İstanbul’daki tanıdıkları Cemaat mensuplarını ziyaret ederek bilgi edinmeye çalışıyorlardı. Bu zor bir durumdu. Neredeyse gittikleri her arkadaşlarından, felaket haberleri alıyorlardı. Öyle ki İstanbul’a yerleşmekten bile vazgeçmiştiler. İstanbul’daki polis baskınları daha sıkıydı. Burada kendilerini gevende hissetmiyorlardı. Bu şüphelerinde haklı olduklarını, akşam eve döndüklerinde, haberlerdeki “Hizbullah’a baskın” başlığını gördüklerinde anlamışlardı. Polis, İstanbul’da Hizbullah Cemaatine geniş çaplı bir operasyon başlatmıştı. Yakalanan kişiler arasında, Murat ile Ali’nin ziyaret ettiği kişiler de vardı. Bu, onlar için hiç iyi olmadı.

Buluştuklarında, durumlarını tekrar gözden geçirdiler. Artık İstanbul’da kalamazlardı. Onların İstanbul’da oldukları öğrenilse, bütün akrabaları basılırdı. Bu riski göze alamadılar. Gidecek hiçbir yerleri yoktu. Akıllarında, İzmir’e dönmek vardı. Bundan böyle ne olacaksa olsun diyerek, İzmir’e döneceklerdi. Bu kararlarını uygulamadan önce; Kenan’ı telefonla arayıp, ondan bir şeyler öğrendikten sonra, kararlarını uygulamalarının daha iyi olacağını düşündüler.

İstanbul’da, daha sonra hiç uğramayacakları bir semte gidip, oradan Kenan’ı aradılar. Kenan telefona cevap verdiğinde, Murat buna sevinmişti. Zira bu, Kenan’ın serbest bırakıldığı anlamına geliyordu. Kenan’dan üstü kapalı bilgi almak istediğinde Kenan:

–Beni bıraktılar ama sizlere ulaşmak için beni sürekli takip ediyorlar. Çevreden sizleri sormuşlar ve sizin evleri tespit etmeyi başardılar. Evinizi sürekli gözetleyen bekleyen birileri var.” Dedi.

Murat, Kenan’dan öğrendiklerini Ali’ye anlattı. İzmir’e gitme fikirleri böylelikle son buldu. Gidecek yerlerinin artık kalmadığını biliyorlardı. Dünya tüm genişliğine rağmen onlara öyle dar olmuştu ki, ne yapacaklarını, nereye gideceklerini bilemez olmuşlardı. En sonunda, Diyarbakır’a gidip; orada, tanıdıkları aracılığıyla Cemaate durumlarını bildirip, Cemaatin vereceği karara göre hareket etmeye karar verdiler. Bunun ne kadar riskli olduğunu her ikisi de biliyordu. Ama artık kendilerinin yakalanmalarından korkmuyorlardı. Korktukları tek şey kendileri yüzünden başka birilerinin yakalanmasıydı. İzmir’de onları ziyaret eden arkadaşlarını riske atamazlardı. Onların zarar görmemesi için, bir an önce Cemaate uluşmaları ve kendi durumları hakkında haber iletmeleri gerekiyordu.

Diyarbakır, tek seçenek gibiydi. Çok riskliydi. Diyarbakır’a gitmek demek, yakalanmayı göze almak demekti. Bu riski göze aldılar. Kararlarını verip, ailelerine durumu anlattıktan sonra Diyarbakır’a gittiler.

Diyarbakır’a vardıklarında Murat, hiç kimseye görünmeden babasının evine gitti. Ali de, tanıdığı ve bildiği kişiler aracılığıyla Cemaate haber göndermeye çalışacaktı. Buluşma yeri olarak Murat’ın babasının evini kararlaştırdılar. Her ne kadar bu ev, pek güvenli sayılmasa da, ellerindeki en güvenli evdi. En azından polis, Murat’ın başka şehirde olduğunu bildiği için, bu eve baskın yapmaları çok düşük bir ihtimal gibi görünüyordu.

Ali, ilk gün gittiği birkaç arkadaşının evlerini taşıdığını görünce, onların iyi olduğunu bilmenin tesellisiyle, Murat’ın babasının evine geldi. Murat’ın ailesi, oğullarının buraya gelme sebebinin mecburiyet olduğunu bildiğinden, bu konu hakkında oğullarının üzerine gitmeden, onunla birlikte olmanın tadını çıkarmaya çalışıyorlardı. Ali’nin gelişiyle, bu fikirlerinin doğruluğundan neredeyse emin oldular.

Murat’ın babası merakını yenememiş, oğluna neler olduğunu sormuştu. Murat neler olduğunu söylemese de, babası, Cemaatin neler yaşadığını çok iyi biliyor ve olanları yakından takip ediyordu. Çoğu zaman haberlerde duyduğu “Hizbullah’a yapılan baskınlardan” bir gün oğlunun da, yakalananlar arasında çıkmasından endişe ediyordu. En son, oğlunun, Mersin’den ayrıldığını duyduğu zaman, nereye gittiğini bilmediği için, daha çok endişelenmişti. Bugün oğlunun buraya gelmesi endişelerini daha bir artırmıştı. Diyarbakır polis baskınlarının yoğun olarak yapıldığı bir yerdi. Buranın tüm risklerini göze aldıklarına inanan babası:

–“Oğlum, dışarı çıkmayın, yapılacak bir işiniz varsa bana söyleyin. Ya da kardeşine söyle, o sizin yerinize yapsın.” dedi.

Murat, babasının endişesini anlıyordu ama yapacakları işleri kendileri dışında kimse yapamazdı. Bunu babasına da anlatamazdı.

Ali tekrar dışarı çıkıp, hala bildiği ve tanıdığı Cemaat mensubu olan ve kendilerini yakından tanıyan Süleyman’ın babasının evine gidip:

–“ Süleyman’a ulaşın ve bir an önce onunla buluşmak istediğimi söyleyin.” dedi.

Süleyman’ın ailesi, Ali’yi tanıdıklarından ve onunla oğulları arasında güzel bir dostluk olduğunu bildiklerinden, Ali’nin bu ricasını kabul ettiler.

Ali, ertesi gün tekrar Süleyman’ın ailesinin evine geldiğinde, Süleyman’ın, kendisine bir not bıraktığını gördü. Ali, notu okuduktan sonra evden ayrıldı.

Süleyman, gönderdiği notta Ali’yle buluşmak için, ona, bildiği bir yerin adresini vermişti. Ali, hiç vakit kaybetmeden Süleyman’la buluşmak için, kendisine tarif edilen yere gittiğinde, Süleyman’ın kendisini beklediğini görünce sevindi. Uzun bir süreden beri tanıdık birlerini görmenin hasretini çekiyordu. Süleyman’la kucaklaşıp, bir birlerinin hal ve hatırlarını sorduktan sonra, oturup, neler yaşandığını konuştular. Her iki arkadaşta da, güzel denilebilecek haberler yoktu. Polisin yaptığı baskınlar sonucu, kimlerin yakalandığını ve Cemaatin şu andaki durumunu konuştuktan sonra, Ali, neden Diyarbakır’da olduklarını anlattı. Süleyman’ın kendilerine yardımcı olmasını istedi. Süleyman bunu severek yapacağını bildirdikten sonra, Ali’yle iki gün sonra tekrar buluşmak için sözleştiler.

İki gün sonra buluştuklarında, Süleyman’ın güzel haberlerle gelmesini umuyordu. Süleyman:

–“Sizin burada olduğunuzu Cemaate bildirdik. Cemaat, sizin neden buraya geldiğinizi ve İzmir’den neden ayrıldığınızı detaylı bir şekilde yazmanızı ve en kısa zamanda göndermenizi istiyor.” dedi.

Ali, Süleyman’dan duyduğu bu habere çok sevinmişti. Süleyman’dan müsaade isteyerek ayrıldı. Akşam vakti tekrar buluşacaklardı. Cemaatin istediği bilgiyi yazmak için Murat’ın babasının evine gitti. Durumu Murat’a anlatıp, birlikte yaşadıklarını yazdılar. Ali, yazdıklarını Süleyman’a teslim ettikten sonra, Cemaatin vereceği kararı beklemeye başladılar. Bundan böyle gönülleri daha rahattı. Cemaate ulaşıp durumlarını bildirdikleri için, artık bundan sonrası için endişe etmiyorlardı.

Bir hafta sonra Süleyman’la buluştuklarında Ali, Cemaatin onlardan şimdilik İzmir’e dönmelerini, en kısa zamanda da Torbalı’daki evlerini İzmir’e taşımalarını isteyen bir mesaj göndermiş olduğunu öğrendi.

Murat ile Ali, Cemaatten aldıkları bu haberle birlikte geri dönmek için hazırlık yaptılar. İzmir’e, daha güvenli olacağını düşündüklerinden, tirenle gitmeye karar vermişlerdi. İzmir’e gidecek olan trene bilet almak için, Diyarbakır tren garına girdiklerinde, ne olduğunu anlamalarına fırsat kalmadan, garı dolduran 20–30 kişilik bir sivil polis ekibi tarafından kıskıvrak yakalanıverdiler. Aynı hızla, dışarıda bekleyen sivil araçlara bindirip, oradan uzaklaştılar.

Bu yazıya tepkini ver!

Benzer Bloglar