41.84
  
48.67
  
0.00
  
97.47

MURAT'IM-8.BÖLÜM

MURAT'IM-8.BÖLÜM

 8. BÖLÜM

Yaz tatili boyunca ikindi derslerinin bereketli geçmesinin ardından, okulların başlamasıyla, bazı çocuklar camiye devam etmek için, akşam derslerine katılmaya başlamışlardı. Böylece Akşam derslerinin öğrenci sayısı, iki katına çıkmıştı. Murat’ın bu kabiliyetinin farkına varan Cemaat, Murat ve Ali’nin, Cemaatin diğer alanlarında da hizmet etmelerini istiyordu.

Murat, cami çalışmalarının yanı sıra, arkadaşlarıyla yaptığı derslere ek olarak, bundan böyle Cemaatin diğer hizmet alanlarında Ali’yle birlikte çalışmayı memnuniyetle karşıladı. Murat’ın kabiliyetleri her geçen gün, daha bir gün yüzüne çıkıyordu. Cemaatin isteği Murat ve Ali için her şeyden önde gelirdi. İşlerinin yoğunluğuna aldırmıyorlardı. Allah’ın kendilerine yardım edeceğini ümit edip, Cemaatin kendilerinden istediği hizmetleri yapmak için, kendilerini hazırladılar.

Cemaatin isteği üzerine Murat ile Ali, yeni hizmet alanlarında birlikte çalışmak zorunda olduklarından dolayı, daha sık görüşmek zorunda kalıyorlardı. Cemaat tarafından sürekli istişare halinde olmaları istenmişti kendilerinden. Bu yüzden bir işe başlamadan önce, üzerinde uzunca bir süre düşündükten sonra, ortaya çıkan sonuca göre hareket ediyorlardı. İstişarenin bereketiyle, hizmetlerini yerine getirdikleri zaman istenilen sonucu alıyorlardı. Bu konuda Cemaatin isabetli kararlarına şahit oldukları için de ayrıca seviniyorlardı.

Murat ile Ali gayretli çalışmaları nedeniyle okulda, mürtet örgütün hedefi haline gelmişlerdi. Bunu bilmelerine rağmen, korkmadan çalışmalarına devam ediyorlardı. Cemaatten gelen habere göre “Bundan böyle hiçbir arkadaşımız yalnız dolaşmasın” tavsiyesi gereğince Murat ile Ali, okuldan birlikte çıkmaya başlamışlardı. Her bir Cemaat ferdi yalnız takılmamaya başlamıştı. Bu durum okuldaki Mürted örgüt elamanlarının gözünden kaçmamıştı.

Murat için hazırladıkları tuzağa, Ali’yi de eklemek zorunda kalmışlardı. Bir gün okul çıkışında Murat ile Ali’ye, girdikleri bir sokakta, on beş kişilik satırlı bir gurupla saldırdılar. Murat ile Ali, sırt sırta verip bu grubu, Allah’ın yardımıyla püskürtmüşlerdi. Kendilerine hiçbir zarar veremeyen Mürted örgüt elemanlarından üç kişiyi de yaralamışlardı. Durum Cemaate bildirildiğinde, Cemaat fertlerine bir şey olmadığı için Allah’a şükretmekle birlikte, fertlerinin daha dikkatli olmasını istedi.

Murat’ın saldırıya uğradığını küçük kardeşi duyup, hemen babasına yetiştirmişti.  Kardeşi, Murat’ın iyi olduğunu babasına söylese de, babası, onu görmeden rahat edemeyeceğini anladığı için, dükkânını erkenden kapatıp, Sümer Camii’nin yolunu tuttu. Cami’ye ulaşıp, Murat ve Ali’yi, Caminin bahçesinde sohbet ederken bulunca yanlarına gitti.

Sümer Camii, Diyarbakır’da, tren istasyonuna yakın, etrafında pek yerleşim yeri olmayan, meyve ağaçları, çiçeklerle dolu bir bahçesi olan, orta büyüklükte güzel ve şirin bir Cami’dir.  Bahar mevsiminde bahçesindeki çiçeklerin açması ile cami ve etrafı, çok güzel kokardı. Şadırvanından alınan abdest, insanın içine huzur ve ferahlık hissi verirdi. O atmosferden daha fazla faydalanmak için, abdestten sonra şadırvanında bir müddet oyalanarak, o cennet kokuyu ve manevi huzuru daha fazla tadabilmek için, orada tefekküre dalmanın bir başka tadı ve hazzı vardı.

Murat, babasının telaşlı bir şekilde yanlarına geldiğini görünce ayağa kalktı. Babası:

–“Oğlum ne yapıyorsun burada? Kardeşin, senin saldırıya uğradığın söyledi. Bu doğru mu?” Murat:

–“Okuldan çıkınca birkaç kişi bize saldırdı ama çok şükür iyiyiz. Bir şeyimiz yok. Annem duymadı değil mi? Annem duyarsa kalbine iner.”

–“O zaman kardeşin eve gitmeden gidip annene bir görün. Seninle daha sonra konuşuruz.”

Murat babasının bu kadar telaşlandığını görünce, eve gidip, annesi bir şey duymadan ona görünmenin daha iyi olacağını düşündüğü için, vakit kaybetmeden eve gitti. Annesinin, henüz hiçbir şeyden haberi yoktu. Bu yüzden sadece öylesine eve uğramış gibi yapıp, akşam namazında camide olmak için evden ayrıldı.

Yaşadıkları saldırı olayı nedeniyle, ailesinin daha bir tedirgin olduğunu tahmin edebiliyordu. Babasından, annesine durumu haber vermemesini istemişti. Babası, annesine hiçbir şey dememesine rağmen, ablası, kardeşinin başına gelenleri arkadaşlarından öğrenmişti. Gece bir fırsatını bulup kardeşiyle konuşmak istediğini söyleyince, Murat meselenin ne olduğunu anlamıştı. Ablasının isteği üzere, gece çaylarını hazırlayıp birlikte dertleştiler. Ablası, uğradığı saldırıyı kardeşinden dinledikten sonra, ona sadece daha dikkatli olmasını tavsiye edebildi. Bunun dışında yapabileceği başka bir şeyi yoktu zaten.

Ertesi gün okulda toplanan Cemaat fertleri, kardeşlerinin yalnız olmadığını ilan edercesine gövde gösterisi yapıp, Mürtet örgüt elamanlarına gözdağı vermek için toplanmışlardı. Ama Mürted örgüt elamanlarından kimse okula gelmemişti. Sadece örgüt sempatizanları kalmıştı okulda. Müslüman gençler gün boyu okulda kalıp, kardeşlerine destek olduklarını gösterdikten sonra, okulun dağılmasıyla birlikte onlarda dağıldılar.

Mürted örgüt mensuplarından birkaçı okula korkarak gelmişlerdi. Murat ile Ali’ye saldırdıklarında, kimliklerini saklama gereği bile duymamışlardı. Tam aksine kendilerine saldıranların kim olduğu görüp bundan böyle ayaklarını denk almaları ve bir daha Cemaatin hizmetinde bulunacak cesareti göstermemeleri için kimliklerini aşikâr etmişlerdi.

Mürted örgüt mensupları, Cemaat mensuplarının okuldaki boy gösterinden haberdar olmuşlardı. Yaptıkları saldırı sonucunda, sonuçta dayak yiyen kendileri olmuştu. Bu da yetmezmiş gibi, okula bile gidecek cesaretleri kalmamıştı. Korku, kalplerine işlemişti. Okuldaki Cemaat mensuplarının nasıl tepki vereceklerini bilmedikleri için, önden birkaç kişinin okula gitmesini istemişlerdi. Eğer bir sorun çıkmazsa, ardından diğerleri de gelecekti. Murat, kendilerine saldıranlardan birini okulda görünce, bir köşeye çekip saldırıyı düzenleyenin kim olduğunu öğrendikten sonra, o şahsın dışında, diğerlerinin okula gelebileceğini söyledi. Saldırıyı düzenleyen ise, şayet okula gelirse, onun başına gelecek olanlardan mesul olmayacaklarını söyledikten sonra, kendisine saldıran öğrenciyi bıraktı. Cemaatin kararı bu yöndeydi. Bu nedenle kimse Cemaatin kararı dışında hareket edemezdi. Bu konuda kesin karar vardı.

Saldırıyı düzenleyen dışında diğer öğrenciler okullarına devam ettikleri için seviniyorlardı. Bundan böyle, Cemaat fertlerine saldırmadan önce birkaç defa düşünmeleri gerekecekti. Cemaat kararından sonra, okulda kavgalar neredeyse bitme noktasına gelmişti. Bu durum en çok, okuldaki Cemaat mensuplarının işine yaramıştı. Okulda, Cemaatin varlığı ve gücü konuşulur olmuştu. Mürted örgüt, saldırdığı halde aldığı darbe, öğrencilerin arasında konuşulmaya başlanmıştı. Cemaatin gücünü görenler, Cemaat mensuplarına daha bir ilgi göstermeye başladılar. Öğrencilerle ilgilenmek için bunu fırsata çevirmesini bilenler, tebliğlerine ağırlık verdiler. Cemaat mensupları, okulda, tanıdıkları kim varsa onlara İslam’ı anlatmak için her fırsatı değerlendiriyorlardı. Henüz olay sıcakken bunu değerlendirmek istiyorlardı. Bunda da başarılı olmuşlardı. Okulda çok kısa bir sürede Cemaat saflarına katılanların sayısında müthiş bir artış olmuştu.

Bu yazıya tepkini ver!

Benzer Bloglar