Şehadet Yolu-12.Bölüm
12. BÖLÜM
Taha, eve döndükten sonra her şeye kaldığı yerden devam ediyordu. Kendisine verilen görevlerle yine Cemaat hizmetinde aktif olmak hoşuna gidiyordu. Bununla beraber hâlâ Adil Hocayla geçirdiği günlerin özlemi içindeydi. Arkadaşlarıyla birlikte vakit geçirmek ve birlikte İslami hizmetlerde bulunmaktan da ayrı bir zevk alıyordu.
Sait, kendisine verilen bir görevi yapmak için son günlerde sık sık dışarı çıkıyordu. Öğrenmesi gereken bilgileri bir an önce öğrenmesi gerektiği için acele ediyordu. Yalnız gittiği mahalle biraz riskliydi. Oradaki soytarılarla birkaç kez ağız dalaşına girmişti. Durumu yazılı olarak Veysi Hocaya bildirdiği zaman, Veysi Hoca;
–Bundan böyle gittiği zaman yanında silah bulundursun, diye haber göndermişti.
Sait, Veysi Hocadan aldığı haberden sonra artık silahlı olarak o mahalleye gidiyordu. Görevi hakkında neredeyse her şeyi öğrenmişti. Sadece küçük bir ayrıntı kalmıştı. Bu ayrıntı için mahallede dolaşmaya başladığında vakit epey geç olmuştu. Sokaklarda kimseler kalmamıştı, ama henüz işi bitmiş değildi. O ayrıntıyı açıklığa kavuşturması için beklemeliydi. Bazen kendisinin de anlamadığı bilgiler istenilirdi. Sait’in ve arkadaşlarının görevi, kendilerinden istenileni yapmaktı. O bilgilerin Cemaatin ne işene yarayacağını bilmiyorlardı, ama Cemaat istediği için yapmaları gerekiyordu.
Neredeyse gece yarısına geliyordu. Gecenin 23.42’de istediğini öğrenmiş böylece Sait’in işi bitmişti. Eve dönmek için daha dikkatli olmalıydı. Bu saatte Diyarbakır sokaklarında pek de kimseler olmadığından sokaklar polislerce tutulurdu. Sait bile neden bu kadar geç kaldığını anlayamıyordu. Üzerindeki silahla bu saatte dışarda olmak hiç mantıklı değildi. Ama yapması gerekeni yapması için bu saate kadar kalması gerekmişti. Yoksa normal şartlarda bu saatte dışarda olmaması gerektiğini çok iyi biliyordu.
Sait endişeli olsa da yapacak bir şeyi yoktu. Vakit gece yarısına geliyordu ve bir an önce eve gitmesi gerekiyordu. En geç 12:00’da evde olacağına dair arkadaşlarıyla anlaşmıştı. Bu vakitte minibüs de bulunmadığı için hızlı adımlarla yürüyordu. Eve gitmek için genelde caddelerden uzak kalmaya gayret ediyordu. Caddelerde hiç kimse olmadığı için dikkat çekeceğinden, için mümkün olduğunca sokakları kullanıyordu. Caddeye çıkmak zorunda kaldığında ise daha dikkatli olmaya çalışıyordu. Sokaktan yeni çıkmış ve caddeden dikkatli bir şekilde ilerliyordu ki karşı taraftan geçen bir taksi, Sait’i endişelendirdi. Gördüğü bu taksinin sivil polislere ait olduğunun hissine kapılmıştı. Bir an önce bir sokağa dalıp izini kaybettirmeyi düşündü. Cadde üzerinde geride bıraktığı ve az önce çıktığı sokak dışında henüz bir sokak görünmüyordu. İlerde bir sokağın olduğunu biliyordu. Adımlarını biraz daha hızlandırarak bir an önce o sokağa ulaşmak için acele etti. Neredeyse sokağa gelmiş sayılıyordu ki karşıdan az önce gördüğü taksinin hızlı bir şekilde üzerine doğru geldiğini fark etti. Taksiden önce sokağa ulaşmasının neredeyse imkânsız olduğunu bildiğinden koşar adımlarla sokağa ulaşmaya çalıştı. Tam da sokağın başına gelmişti ki taksi ani fren yaparak durduğunda, Sait elini belindeki silaha atıp silahını çekti. Teslim olmayı düşünmüyordu. Şansını deneyecek ya kurtulacaktı, ya da şehit olacaktı.
Arkasından “Dur, polis!” denilmesiyle birlikte Sait silahı onlara çevirip rastgele ateş etti. Neye uğradıklarını şaşıran polisler silah sesiyle kendilerini arabanın arkasına atıp siper aldılar. Bu arada Sait onların bu halinden istifade edip son hızla koşarak oradan uzaklaştı. Karanlık sokakta bir şey görmeyen polisler rastgele sokağa ateş etmeye başladılar. Sokağa girmeye cesaret edemediklerinden ateş etmeye devam ettiler. Kendilerine karşılık verilmeyince, cesaretlerini toparlayarak sokağa girdiler. Kaçan şahsı vurmuş olma ihtimaline karşı sokağa bakmaya çalışıyorlardı. Bu arada karanlık sokağı aydınlatmak için taksinin yönünü sokağa çevirip farlarıyla sokağı aydınlatmaya çalıştılarsa da sokak boştu. Kaçan şahsın ardından sokağa girmeyi göze alamadıklarından, Sait onlardan yetirince uzaklaşmıştı. Sait’de polislerin sokağa girmeyeceklerine güveniyordu.
Polisler kendilerine saldırı yapıldığı anonsunu geçtiler. Bulundukları yere yığılan polislerle birlikte sokaklara daldılar. Ama bu o kadar uzun bir zaman sonraydı ki neredeyse olay üzerinden 45 dakika geçmişti. Bu arada Sait çoktan eve varmıştı.
Sait, Sağ salim eve gelmişti. Sait arkadaşlarını uyandırmadan başka bir odaya geçip bugünkü görevi hakkında tüm detaylarla birlikte, gece polisle yaşanan olayını kaleme aldı. Bunu sabah erkenden Cüneyt aracılığıyla Veysi Hocaya ulaştırması gerektiğinden geceyi yazı yazarak geçirmişti.
Sabah kahvaltının ardından Cüneyt’e iki not verdi. Bunları bir an önce Veysi Hocaya ulaştırmasını istedi. Cüneyt, kendisinden böyle bir şey istenildiği takdirde durumu anlar ve hiç itiraz etmeden kendisinden istenileni yapardı.
Sait, dün gece başına gelenleri arkadaşlarına anlatma gereği duymamıştı, ama Cüneyt evden çıkmak üzereyken;
–Dün gece falan yerde polisler vardı. Anormal bir durum yaşandı. Yolları tutmuş olabilirler, o yüzden oradan gitme. Başka bir yoldan git, diyerek Cüneyt’i üstü kapalı uyardı.
Cüneyt, yolu uzatma pahasına olsa da arkadaşının tavsiyesine uydu. Veysi Hocanın evine geldiğinde, Veysi Hoca yeni kahvaltıya oturmuştu. Kapının çalınmasıyla kalkıp kapıya bakan Veysi Hoca, kapıdakinin Cüneyt olduğunu görünce soru sormadan kapıyı açıp misafirini içeri aldı. Boş olan bir odaya geçtiklerinde arkadaşlarının durumunu sordu. Cüneyt iyi olduklarını söyledi. Sait’in kendisine verdiği notları çıkarıp Veysi Hocaya verdi. Veysi Hoca notlardan birini açınca, beklediği bilgilerin bittiğine ve rapor olarak gönderilmesine sevinmişti. İkinci notu okuduğunda, Veysi Hocanın rengi kaçmıştı. Okuduklarına şaşırmıştı. Birden Cüneyt’e Sait’i sordu. Cüneyt, notun Sait’le ilgili olduğunu anlamıştı ama neler olduğundan haberi olmadığından gayet sakin bir şekilde “İyidir. Şu anda evdedir” dedi. Veysi Hoca Sait’in gönderdiği notun içeriğini Cüneyt’e anlatınca, bu sefer şaşırma sırası Cüneyt’teydi. Cüneyt evden çıkarken Sait’in neden kendisini uyardığını şimdi anlıyordu. Dün gece yaşadıklarından dolayı polisin bugün o mahalleyi abluka altına alacağını tahmin etmişti. Veysi Hoca;
–Gelirken yolda arama var mıydı? diye sordu.
Cüneyt;
–Evden çıkmadan Sait beni uyardığı için yolumu uzatıp diğer yoldan geldiğimden ben bir şey görmedim, dedi. Veysi Hoca, Cüneyt’e kahvaltı hazırlamak istediyse de, Cüneyt evden çıkmadan kahvaltı yaptığından sadece çay içmekle yetindi. Bu arada Veysi Hoca, Sait’in başına gelenler yüzünden mümkün olduğunca evden çıkmamalarını istedi.
Cüneyt Veysi Hocayla vedalaşıp evden ayrılacağı sırada Veysi Hoca bu akşam kendilerine uğrayacağını söyledi. Cüneyt, Veysi Hocanın geleceği saatte arkadaşlarının evde olmalarını isteğini biliyordu. Veysi Hocayla selamlaşıp evden çıktı. Sait’in başından geçen olayı öğrendiğinden, yine yolunu uzatarak eve geldi.
Eve geldiğinde henüz kimsenin evden ayrılmadığını görünce sevindi. Veysi Hocanın “Mümkün olduğunca arkadaşlar evden çıkmasın” talimatını arkadaşlarına söyleyince, zaten önemli bir işleri olmadığı için bugünü evde oturarak geçireceklerini anlamışlardı. Cüneyt;
–Akşam Veysi Hoca uğrayacak, dediğinde Taha;
–Hayırdır? diye sordu.
Cüneyt, Sait’in dün gece yaşadıklarını Taha’ya anlatmakta sakınca görmeyip anlatınca, Sait biraz utandı. Arkadaşları, kendilerinden sır sakladığı için Sait’e kızamazlardı. Artık mesele bilindiği için Sait dün gece yaşadıkların detaylı bir şekilde arkadaşlarına anlattı.
Akşam yatsı namazının ardından Veysi Hoca arkadaşlarını ziyarete gittiğinde suratı asıktı. Yolunda gitmeyen bir şeylerin olduğunu tahmin etmek o an için zor değildi. Ama kimse Veysi Hoca konuşmadan kendisine nelerin ters gittiğiyle ilgili soru sorulmayacağını bilirlerdi. Veysi Hoca odaya girdiğinde Sait’i iyice süzdü ve ona sarılıp musafaha etti. Sırasıyla diğer arkadaşlarıyla da musafaha ettikten sonra, Sait’in durumunu ve dün gece yaşadıklarını sordu. Sait, dün gece yaşadıklarını bir de Veysi Hocaya anlattı. Veysi Hoca;
–Dün gece yaşadıklarını yazdığın notu Cemaate ulaştırdım. Senin notunu okuyunca Cemaat çok endişelendi. Bundan böyle arkadaşların geç saatlere kadar dışarda kalmamalarını, her ne işleri olursa olsun eğer tehlike arz edecek bir durum söz konusu olursa, bunu Cemaate bildirmelerini, Cemaatin kararına göre hareket etmelerini istedi. Hiçbir iş, kardeşlerimizin güvenliğinden daha önemli değildir. Bundan böyle daha dikkatli olun, diyerek arkadaşlarına Cemaatin kararını bildirdi.
Anlaşılan Sait’in başına gelenler yüzünden Cemaat bundan böyle daha dikkatli olunmasını Veysi Hocadan istemişti. Veysi Hoca yaptığı hata yüzünden bir kardeşin hayatını tehlikeye soktuğu için kendisini kötü hissediyordu. Kendilerinden sorumlu olduğu insanların hayatlarından ve onların tüm durumlarından da sorumluydu. Arkadaşlarının başına gelebilecek en küçük olumsuz bir şeyden bile kendisinin sorumlu olduğunu Cemaat Veysi Hocaya bir kez daha hatırlatmıştı.