41.84
  
48.67
  
114327.00
  
97.47

Şehadet Yolu-15.Bölüm

Şehadet Yolu-15.Bölüm

  15.BÖLÜM

Taha, yapması gereken bir takibin daha peşindeydi. Ama bu zorlu takibi tek başına yapamayacağını anlamıştı. Daha önceden Veysi Hoca, şayet zor durumda kalırlarsa birbirlerinden yardım alabileceklerini söylemişti. Taha, bu iş için Sait’in yardımını istedi. Durumu Sait’e anlattığında, Sait kendi işlerini erteleyip Taha’ya yardımcı olmak için sabah evden birlikte çıktı. Yapacakları takip riskli olduğu için Taha evden çıkmadan önce evdeki silahı üzerine aldı. Sait’le birlikte yola çıktıklarında, Sait Taha’nın önünden yürüyüp onu olabilecek bir tehlikeye karşı koruyacaktı. Taha, nereye gideceklerini Sait’e tarif etmişti. Sait,  tarif edilen yere geldiği zaman çay ocağına girip orada beklemeye başladı. Ardından Taha çay ocağına girdi. İki arkadaş gibi oturup çaylarını içtiler. Bekledikleri şahıs hakkındaki bilgileri çok sınırlıydı. Sabahları çay ocağının bulunduğu sokaktan geçtiği dışında başka bir bilgi yoktu.

Taha’ya şahsı gösteren Cemaat mensubu şahıs, “Onun hakkındaki bilgimiz sadece eylem zamanlarında ortaya çıktığıdır. Kaldığı evleri sürekli olarak değiştiriyor. En son onu bu civarda görenler olmuş, diye söylemişti. Taha, daha önce de birkaç kez gelip gittiği halde onu ancak bir gün önce görebilmişti. Onu kaybetmemek adına Sait’ten yardım istemişti. Şimdi çay ocağında oturup onun geçmesini bekleyeceklerdi. Bir yandan çaylarını içerken bir yandan da sohbet ediyorlardı. Taha Sait’e yapacağı takip planını anlatıyordu. Birlikte çok takip yaptıkları halde yine de, Taha planını anlatmayı uygun görmüştü.

Bekledikleri halde şahıs bugün geçmemişti. Fazla dikkat çekmemek için çay ocağında fazla oturmadan kalktılar. Yapacakları bir şey olmadığından bugünü birlikte dolaşarak vakit geçirmeye karar verdiler. Ne zamandan beri birlikte dolaşmamışlardı. Bugün onların günüydü. Eve gidip oturmaktan daha iyi gelmişti. Havanın serinlemeye başladığı yaz aylarının son günleri dolaşmak gibisi yoktu. Mesai saati olduğu için insanlar                   işleriyle meşguldüler. Bu yüzden de fazla bir kalabalık yoktu dışarıda. Havayı ciğerlerini çekerek içlerindeki özlemlerini dindirmeye çalışıyorlardı. Taha, köyünden söz etmeye başladı. Bu sene okullar tatil olduktan sonra köye gitmek için Cemaatten izin almayı düşünüyordu. En çok da anne ve babasını özlediğini söyledikten sonra Sait’e;

–Sence Cemaat izin verir mi?” diye sordu.

–Cemaat izin verir vermesine de ailen okulu bıraktığını öğrenirse ne yapacaksın?

Sait’in bu sözü Taha’yı düşündürmüştü. Ailesini kırmak istemiyordu. Ama bir şekilde onlara okulla ilgili gerçeği söylemeye de mecburdu. Bunun için bu yaz tatilinde köye gitmeyi daha çok istiyordu.

Akşama kadar şehirde ayaklarına kara sular ininceye kadar dolaştılar. Şimdiye kadar erteledikleri birçok şeyi yaptıkları için bunu bir daha ele geçmez bir fırsat olarak değerlendirdiler. Eve döndüklerinde, Cüneyt’in hâlâ eve gelmediğini gördüler. Bugün gittikleri lokantada yedikleri yemekten Cüneyt’e paket yaptırmışlardı. Bu lezzeti onun da tatmasını istiyorlardı. Cüneyt’in nerede olduğunu bilselerdi, onu da davet edeceklerdi, ama Cüneyt’in nerede olabileceği hakkında en küçük bir fikirleri yoktu. Başka bir zaman birlikte müsait oldukları bir vakitte tekrar dolaşmaya çıkmaya karar verdiler.

Sabah Taha ile Sait birlikte evden çıktılar. Taha silahı aldığından, Sait önden gidecekti. Bu sefer çay ocağında değil de şahsın geçebileceği yerlerde dolaşarak onunla karşılaşmayı umduklarından, Taha ile Sait yan yana yürümenin daha iyi olacağına karar verdiler. Çünkü şahsı tanıyan sadece Taha’ydı. İkisi birlikte girdiği sokakta yaklaşık altı metre gitmişlerdi ki karşıdan gelen bir şahıs, birden Taha’nın beline kollarını sardığında, etraflarındaki polisleri yeni fark ettiler. Taha kendisine sarılan polisten kurtulmak istediyse de bunu başaramadı. O anda ne yapacağını bilmeyen Sait, kendi üzerine gelen polislere yakalanmamak için ani bir hareketle onlardan sıyrılıp kaçmaya başladı. Sait’in peşinden koşmaya çalışan polis silahını çekip ateş ettiyse de Sait durmadı. Ardından koşan polisleri atlatmak için sokaklara dalarak izini kaybettirmeye çalıştı. Girdiği sokakta arkasında kimsenin gelmediğini görünce koşmayı bırakıp hızlı yürümeye başladı.

Taha, kendisine sarılan polisten kurtulmak için ne kadar çabaladıysa da bir türlü kurtulamadı. Bir ara elini silahına atmaya çalıştıysa da bunu da yapamadı. Kendisine sarılan polis onu adeta etkisiz hale getirmişti. Etrafını saran diğer polislerle birlikte Taha tam olarak etkisiz hale gelmişti. Polisler, Taha’nın üzerindeki silahı bulduklarında, hepsinin yüzünde büyük bir başarının sevinci belirdi. Taha’nın kollarına girip onu polis otosuna götürdüler.

Sait, yaşadıklarının şokunu üzerinden atamamıştı. Halen yaşadıklarının etkisindeydi. Taha’yı düşünüyordu. Acaba yakalandı mı yoksa bir yolunu bulup kurtuldu mu? Bunu bilmediği için kendine kızdı. Bir ara geri dönüp bunu öğrenmek istediyse de bunun riskli bir şey olduğuna karar verip vazgeçti. Sonuçta kendisi de kaçarak kurtulmuştu. Şimdi kendisi için de bütün sokaklar tutulup aramalar sıklaşacaktı. Bir an önce bu semtten çıkması gerektiğinin farkındaydı. Adımlarını hızlandırdı. Girdiği her sokağa dikkatlice giriyordu. Emin olmadığı bir sokağa girmiyordu. Caddeye çıktığında, polislerin arama yaptıklarını görünce, bu sefer karşı caddeye geçerek oradaki sokağa daldı. Sokaklar daha emniyetli sayılırdı. Sokaklardan dolaşarak bir an önce eve gidip Cüneyt’le konuşmalıydı. Taha’nın yakalanmış olabileceğini düşünerek bu konuda Cemaati haberdar etmeliydi.

Sait eve döndüğündü Cüneyt’i evde bulamadı. Ne yapacağını bilmeden oturdu. Oturmanın zamanı değildi, ama yapacak başka bir şeyde yoktu. Eğer Taha kendisini saran polisten kurtulabilmiş olsaydı, şimdiye kadar eve gelmiş olurdu, diye düşündü.  

Öğle namazının ardından kendisini daha iyi hissediyordu. Artık ne yapacağını sağlıklı düşünebiliyordu. Cüneyt’in akşama kadar eve gelmeyeceğini biliyordu. Bu yüzden kendisi bir şekilde Veysi Hocaya ulaşmanın bir yoluna bakmalıydı. Veysi Hocanın bu saatte evde olma ihtimali yoktu. İş yerinde olabilirdi. Ama bundan emin değildi. Bunu öğrenmenin tek yolu gidip bakmaktı.

Sait evden ayrıldığı zaman “Gelirsen beni bekle” diye bir not bıraktı. Bu notu Taha veya Cüneyt okuyacaktı. Hangisinin okuduğu pek önemli olmasa da Taha’nın eve gelmesini çok istiyordu. Veysi Hocanın işyerine vardığı zaman Veysi Hocayı orada göremedi. İçeri girip Veysi Hocanın babasına;

–Veysi Hoca yok mu? diye sordu.

–Babası;

–Birazdan gelir deyip oturmasını istedi.

Sait için zor olsa da oturup Veysi Hocayı beklemeliydi. Zira bir şekilde Cemaate haber vermek zorundaydı. Sabırsızlık içinde beklediği yirmi dakika, ömründe beklediği en uzun an gibi geldi. Sanki uzun bir süredir bekliyormuş gibi hissetti. Veysi Hoca geldiğinde, Sait’i oturuyor görünce şaşırmıştı. Selam verdiği zaman Sait’in yüzündeki endişeyi fark ettiğinde; “Hayırdır inşallah” dedi. Sait;

–Biraz konuşa bilir miyiz? dedi kısık bir sesle.

Veysi Hoca, Sait’i arka taraftaki bölüme götürdü. Sait, yaşadıklarını anlattıkça Veysi Hocanın yüzü asılmaya başladı. Taha’nın yakalanmış olabileceğini düşündüğünden endişe ediyordu.  Bundan emin olabilmek için Sait’i tekrar eve gönderip Taha’nın gelip gelmediğini öğrenmesini istedi.

Sait, bir umutla eve döndü. Bıraktığı notu olduğu gibi bulunca tüm umutları yıkıldı. Artık Taha’nın yakalandığından neredeyse emin oldu. Tekrar Veysi Hocanın yanına dönüp Taha’dan hiçbir haber olmadığını söylediğinde, Veysi Hoca, Sait ile Cüneyt’in bir süre eve gitmemelerini istedi. Sait ile Cüneyt için kalacak yer ayarladıktan sonra Taha’nın yakalandığını Cemaate haber verdi. Cemaat, Taha’nın yakalanmasını üzüntüyle karşıladı. Adil Hoca, Taha’nın yakalandığını duyduğunda çok üzüldü. Evini boşaltmasını istedilerse de, Adil Hoca Taha’yı tanıdığı süre içinde, kendisinin de anlam veremediği bir güven hissi sebebiyle evini boşaltmak istemedi. Tüm sorumluğu üzerine alarak arkadaşlarının da endişelenmemelerini istedi. Bunu açıklayabileceği bir şeyi yoktu. Sadece sebebini bilmediği hissi bir duyguydu.

Adil Hocanın tavsiyesine uyan Cemaat, Taha’nın ardından hiçbir şey olmamış gibi çalışmalara kaldığı yerden devam edilmesi için fertlerine talimat verdi. Taha, gerek okul faaliyetlerinde, gerekse de cami faaliyetleri içinde aktif biriydi. Bildiği birçok ev ve şahıs vardı. Bunların hepsinin yerini değiştirmek birçok çalışmanın sekteye uğramasına neden olacaktı. Yine de çalışmaları sekteye uğratmayacak şekilde tedbirlerin alınmasını istedi.

Veysi Hoca, Taha’nın yakalandığından emin olduğundan, Sait’i Taha’nın abisine gönderdi. Taha’nın yakalandığını bildi. Şayet polislerle evlerine gelirlerse, Taha’nın orada kaldığını söylemesini istedi. Sait, Taha’nın abisinin evine gidip durumu anlattığında, abisinin tepkisiyle karşılaştı. Abisinin öfkelenebileceğini kendisine söyleyen Veysi Hoca, Sait’e sabırlı olmasını ve sadece söyleyeceğini söyleyip gelmesini istemişti. Sait, Taha’nın abisinin öfkesine aldırmadan durumu anlatıp oradan ayrıldı.

 

Bu yazıya tepkini ver!

Benzer Bloglar